Nur’un Büyük Kumandanı

Nur’un Büyük Kumandanı

Evet, sizlere bir kumandanın sözlerini, hayatı ile tasdik ettiğini göstermek istedim:

“İslam büyüklerinin hayatı ve hatıraları, genç nesiller için en güzel rehberdir. Hayatın fırtınalı ve

dağdalı hadiseleri içinde bu rehberler, ışıklı deniz fenerleri gibi aydınlık verirler. Hayatlarını

vatan, millet ve din yolunda feda eden maneviyat önderleri, dünyada birer kutup yıldızı oldukları

gibi, ukbada da günahkârların şefaatçisi olurlar.” (1)

ZÜBEYİR GÜNDÜZALP

23 Ocak 1948 tarihinde Emirdağ’da tutuklanan Üstad Bediüzzaman Said Nursi, on beş talebesiyle

Afyon’a getirilir. Bu tevkif, diğer vilayetlerden toplanan talebelerle elli dördü bulur. Ağır cezada

idam talebiyle yargılanmak üzere dava açılır. Bu ilk tutuklananlar arasında Zübeyir Gündüzalp yoktur.

Zübeyir Gündüzalp o tarihte posta memuru olarak çalışmaktadır. Üstad hapse girince beni de

götürsünler diye bekliyor. Hapiste Üstadı yalnız bırakmamak, yanında olmak, Üstad’la beraber

olmak arzusundadır.

Ceylan Çalışkan’a: “Ben böyle dışarıda sizlerden ayrı sıkılıyorum, nasıl yapayım da ben de içeri

gireyim diye düşünüyorum.” der.

Ceylan da: “Sert bir müdafaa yaz.” diye tavsiyede bulunur.

Zübeyir Abi diyor: “Fakat ben o zaman gayri mevkuf durumdaydım. Sert müdafaa yapacak bir

durumum yoktu. Onun için kendi kendimi ihbar ettim. Falan yerdeki şahıs nurcudur, burada,

nurculuk faaliyetleri yapmaktadır gibi sözleri emniyete bildirdim. Bu ihbardan’da bir netice

alamayınca İnönü’ye telgraf çektim. Siz nurcuları Afyon Hapishanesinde topluyorsunuz. Ama

burada postanede çalışan Zübeyir Gündüzalp’i görmüyor musunuz? O burada harıl harıl

Nurculuk yapıyor dedim. Bu telgraf neticesinde hemen tutuklanarak Afyon Hapishanesine

götürüldüm. Böylece çok sevdiğim Üstadıma kavuştum.”

Hapishanede Üstad’ı ilk ziyaret..

Hapishaneye girer girmez bir fırsatını bulup Üstad’ı ziyaret ettim. Üstad yeni abdest almış,

soğuktan bıyıkları kaş ve kirpikleri donmuş, yüzü mosmor kesilmiş bir vaziyette gördüm. Bu hâl

rikkatime dokundu, dayanamadım ağlamaya başladım hemen Üstad’a sarılıp ellerini ısıtmaya çalıştım.

Üstad: “Kardeşim beni öldürmek istiyorlar, ama öldüremeyecekler.” dedi.

Üstad ve talebeleri idamla yargılanırken onları yalnız bırakmamak için hürriyetinden vazgeçip

zindana girmek görülmüş bir şey midir? Bu ne büyük bir Üstad sevgisi ve Üstadına sadakattir. Bu

ne büyük bir Üstaddır ki, talebeleri kendisi için her şeylerini ve hürriyetlerini feda edebiliyorlar.(2)


(1) Ömer Çiçek | Zübeyir Gündüzalp Hatıraları | Önsöz

(2) Ömer Çiçek | Zübeyir Gündüzalp Hatıraları | sf.42

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir