İslam: Savaş, kriz, darbe, terör…

İslam: Savaş, kriz, darbe, terör…

Evet ümmet olarak çok zor zamanlardan geçmekteyiz. Müslümanların yaşadığı Ortadoğu ülkeleri; terör eylemleri, savaşlar, darbeler, siyasi ve iktisadi krizler ile anılır, hatırlanır, bilinir hâle geldiler.

Pek çok kardeşimiz bu durumun nedenlerini ve bu durumdan kurtuluş yollarını aramakta. Kimileri bu çareyi bazı radikal görüşlü terör gruplarında kimileri ise siyaset cenahı ile hâlledileceğini savunmakta bazı kimseler ise ümitsizliğe düşmüş ve bu konuları hatırlarına bile getirmekten uzak bir hayat yaşamakta. Gelin bu konuya Risale-i Nur penceresinden bakalım.

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri; Şam Emevi Camii’nde yaklaşık 10.000 kişiye yapmış olduğu hutbede alemi İslam’ı adete içten içe kemiren bu fitne kurdunun reçetesini yazmış, ben de sizleri Hutbeyi Şamiye’yi okumaya davet ediyorum ve konu başlıklarından ufak bir alıntı ile sizlere yazının tamamını okumayı şiddetle tavsiye ediyorum zira o reçeteye tam olarak bizlerin ihtiyacı var.

Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalarıyla beraber bizi maddî cihette kurûn-u vustâda(orta çağda) durduran ve tevkif eden(alıkoyan) altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:

Birincisi: Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.

İkincisi: Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.

Üçüncüsü: Adavete muhabbet.

Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek.

Beşincisi: Çeşit çeşit sarî hastalıklar gibi intişar eden istibdad.

Altıncısı: Menfaat-ı şahsiyesine himmeti hasretmek.(1)

Bediüzzaman Hazretleri özellikle milletimizin öneminden bahsederek üzerimize düşen vazifeyi Risale-i Nur eserlerinde çok beliğ bir şekilde anlatmıştır. “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada  İslamiyet’in olacaktır.”(2)

Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur’ân’a sarıl, İslâmiyet’e maddî ve mânevî bütün varlığınla müteveccih ol!

Ve Ey Kur’ân’a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hâdim olan ve İslâmiyet nurunun zemin yüzünde nâşiri bulunan yüksek ecdadın evlâdı! Kur’ân’a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak, onun bu zamanda bir mucize-i mânevîsi olan Nur Risalelerini mütalâa etmeye çalış. Lisanın, Kur’ân’ın âyetlerini âleme duyururken, hâl ve etvar ve ahlâkın da onun mânâsını neşretsin; lisan-ı hâlinle de Kur’ân’ı oku. O zaman sen, dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.(3)

Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!

Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur’ân’ın sabahında uyanınız. Yoksa, Kur’ân-ı Kerîm’in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.

Kur’ân’ın mecrâsından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur’ân-ı Kerîmin saadet ve selâmet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana âb-ı hayat olan, hakikat-i İslâmiye sularını akıtınız.(4)

Bu müthiş tespitleri hayatımıza geçirmek duası ile Allah’a emanet olun.


(1) Bediüzzaman Said Nursi | Dini Ceride | 73 Mart 1909

(2) Risale-i Nur Külliyatı | Tarihçe-i Hayat -85

(3) Risale-i Nur Külliyatı | Tarihçe-i Hayat -157

(4) Risale-i Nur Külliyatı | Tarihçe-i Hayat -158

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir